Kayıtlar

2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hayat mı değişiyor yoksa ben mi?

İstemiyorum kalbim nasırlaşsın. ama hissediyorum kalbim nasırlaşıyor. İstemiyorum insanlara karşı acımasız olmayı. ama oluyorum. Bazen ağlamak geliyor içimden. Ama yapamıyorum. Artık göz yaşlarım içime doğru akıyor. Ağlayamıyorum. Sert görünmeye çalışıyorum. Sessiz ve karanlık bir akşam hayatımı düşünüyorum. Arkadaşlarımı, ailemi, ilişkilerimi. Bazen çok mu gaddar oluyorum? Acımasız, umursamaz, bencil, kötü.. Sonra üzülüyorum ama bir kez Bor'da pazar çoktan kalkmış oluyor.Eşek yok ki süreyim Niğde ve alternatif şehirlere.. Hayat mı çok değişti yoksa ben mi? İstanbul'a gitmeden önce duydum insanlardan bu sözleri. Artık daha sert daha acımasız ve kendi ayaklarının üzerinde duracaksın. Belki biraz kötü olacaksın ama bir kurtlar sofrası misali güçlü sen olacaksın. Av değil avcı olacaksın. Daha kurnaz olacaksın. Kalbim nasır tutuyor farkındayım. Ama uğraşıyorum tutmasın diye. Güzel insanlar tanıdım gördüm. Gerçekten iyilerdi. Kalplerinin içi güzelliklerle kaplı.. Temiz ve beyaz.. Gö

2nd of August '89 Part 3

2 Ağustos 2010 Biraz erken yazıyorum farkındayım ama insan bazen arzularına gem vurmakta başarısız oluyor. Az önce yazımın başlığına baktım da ilk kısmı hep aynı olsada "part .." kısmındaki sayılar sürekli artıp duruyor. umarım çift haneli sayılara ulaştığı günü gördüğümde arkama dönüp baktığımda ne "güzel yazılar yazmışım" derim. Bu bir yıllık döneme baktığımda niye ise hep okulu düşünüyorum. Anladım ki hayatımda özellikle bu yaşlarda epey yer kaplıyor.. Ancak hemen okul anılarımı anlatıp canınızı sıkmayacağım. Bir süre hafızamda iz bırakmış 2009 yaz mevsimini az da olsa sizinle paylaşacağım. Herşey henüz yazın başında Akçay'da iken ömrüm boyunca bana destek olacak insanın Balıkesir'e dönmesi ile başladı. O günden sonra kendimi plajda yalnız hissetmeye başladım; ama kim bilirdi ki yeni insanlarla tanışacağımı? Sanki ablam Balıkesir'e gitti ve sihirli bir değnek bana dokundu. Hiç Trakyalı arkadaşınız oldu mu bilmem ama benim oldu! Bence herkesin o coğraf

2nd of August '89 Part 2

2 Ağustos 2009 2 Ağustos 2009 gününe kadar geçen bir yıllık süreç bana farklı tecrübeler kattı. Öncelikle sürekli yaşadığım şehri değiştirdim. Artık bir istanbul’lu olarak istanbul’a taşındım ve Allah izin verirse hayatım boyunca orada yaşayacaktım. Kazandım üniversite vakıf üniversitesiydi. Elbette devlet üniversitelerinden bir çok farkı olacaktı. Artık orası benim üniversitemdi. Kendisi adını İstanbul’dan almıştı. Yeditepe Üniversitesi! Kayışdağı diye bir yerde. Güzel bir yer. Orada farklı insanlarla tanıştım. Bazılarıyşa arkadaş oldum. Sırlarımı paylaştım. Onlarla beraber gezdik, tozduk, içtik. Hatta finaller sonrasında halimiz ne olacak diye moda sahilinde kara kara düşündük! Bu bir yıllık süreçte her ne kadar farklı tecrübeler edinmiş olsam bile kalbimin nasır tutmasını engelledim; Çünkü öyle insanlar gördüm ki İstanbul onları değiştirmiş. Daha katı, daha acımasız olmuşlar. Eğer öyle olmazlar ise bu “hayata tutunamazlarmış”; Çünkü onlar için neredeyse herşey paraymış! Fakat insan

2nd of August '89

2 Ağustos 2009 günündeyiz. Artık 20 yaşını bitirip 21 yaşına girmiş ve teknik olarak İstanbul’lu olan ancak üniversite hayatına kadar Balıkesir’de doğmuş büyümüş bir gencim. Bence insan her doğum gününde o yıl boyunca kendi hayatının kısaca bir özetini yazmalı; Lakin aklıma bunu yapmak şimdi geldi. (Bir kaç yıl önceden hatırladığım kadarıyla başlayalım) · 2 Ağustos 2008 2008 yılı en azından benim için ÖSS yılı olarak kayıtları olarak geçmeli! Çünkü o yıla geri dönüp baktığımda zamanımın çoğunlukla çalışmakla geçtiğini gördüm. Ayaklarımın izlediği yolun Okul Dershane Ev olduğunu da farkettim; Fakat daha sonra bu yol kısa devre olup Okul Ev halini aldı. Bunun nedeni ise Özel ders hocalarımdan dolayı kaynaklanmaktadır. ( Suç onlarda) Evdeki Özel derslerde öğrendiğim bir şeyi tekrar dershanede dinlemek canımı sıkıyordu. Böylece sadece Dershane sınavlarına girer oldum. Şükürler olsun ki kimse de bana “ Ersin niye gitmiyorsun?"demiyordu. Özel ders

Love of the Loveless-2

Çok önceleri yazdığım bir denemenin başlığını burada da kullanmak istedim. Çünkü "Love of the Loveless" bana her zaman biraz manidar gelir. Beni bir hayalden başka bir hayale götürür. Niyetim sizinle daha farklı bir yazı paylaşmaktı ancak kısmetiniz yine bir aşk yazısı oldu. Kusura bakmayın. :) Öncelikle biraz "Love of the Loveless" başlığını biraz irdelemek istiyorum. İnsanlığın merkezinde sevgi vardır. Zaten insanlar da sevgi ile yaratılmamış mıdır? Bu yüzden her insan az da olsa çevresini sever. Çiçeğe bakar onu sever, bir müzik duyar onu sever ya da bir insan görür onu sever.. Efendim demek isterdiğim her şeye biraz sevgi verir biraz sevgi alırız. Günümüzde sürekli tartışılan bir konu var. Aşk var mı yok mu? Bilimadamları aşkın oluşumunu insan vücudundaki bazı hormonlara bağlıyorlar. Yani aşk diye bir şeyin olduğunu kabul ediyorlar. Bana göre aşk bir insana karşı duyduğun tutkulu müthiş bir sevgidir. Öyle bir sevgidir ki bir zaman gelir sadece onun sesini duysan

Yeni Dünya Düzeni

"Bu masum insanlar, yahudi de olur, arap da, hıristiyan da. ölenlerde ırk ve din ayırımı yapılmaz. ölen insandır." (Uğur Mumcu) Bu söz günümüzde insanları haksız yere öldürenlere de vakti zamanında kendini bilmez olan adolf hitlere vb. ve de "Bir gün gelecek bütün yahudileri öldürmediğim için bana küfür edeceksiniz" gibi ezik bir sözü her fırsatta kullananlara gitsin! Ersin Onur ELARSLAN

Yine ve Yeniden

Önümüzde bizi bekleyen ve de büyük olasılıkla canımızı epey sıkacak sıcak bir yaz bekliyor. NASA'nın açıklamalarına göre son 130 yılın en sıcak yazı yaşanacakmış. Ancak dikkat edersek son 5 yıldır yaz mevsimi ortalama sıcaklıkları sürekli artmakta. Bundan dolayıdır ki bu tür haberler bende heyecan uyandırması bir yana oldukça sıradan geliyor. Umuyorum ki bu yaz bana hem maddi hem manevi olarak yarar sağlacak. Bu yüzden blog umu daha fazla güncellemeye çalışacağım; fakat görüyorum ki daha önceden yazdığım aşk temalı yazılar da bazı arkadaşlarımın yüreğinde kabuk tutmuş yaraları kanıtıyor. Önümüzdeki yaz aylarında oldukça uzun yazılarımın yanında sadece günlük gözlemlerim sonucu meydana getirdiğim düşüncelerimi de sizlerle paylaşacağım. Güzel Günler size güzel insanlar! Ersin Onur ELARSLAN