Love of the Loveless-2

Çok önceleri yazdığım bir denemenin başlığını burada da kullanmak istedim. Çünkü "Love of the Loveless" bana her zaman biraz manidar gelir. Beni bir hayalden başka bir hayale götürür. Niyetim sizinle daha farklı bir yazı paylaşmaktı ancak kısmetiniz yine bir aşk yazısı oldu. Kusura bakmayın. :)

Öncelikle biraz "Love of the Loveless" başlığını biraz irdelemek istiyorum. İnsanlığın merkezinde sevgi vardır. Zaten insanlar da sevgi ile yaratılmamış mıdır? Bu yüzden her insan az da olsa çevresini sever. Çiçeğe bakar onu sever, bir müzik duyar onu sever ya da bir insan görür onu sever.. Efendim demek isterdiğim her şeye biraz sevgi verir biraz sevgi alırız.

Günümüzde sürekli tartışılan bir konu var. Aşk var mı yok mu? Bilimadamları aşkın oluşumunu insan vücudundaki bazı hormonlara bağlıyorlar. Yani aşk diye bir şeyin olduğunu kabul ediyorlar. Bana göre aşk bir insana karşı duyduğun tutkulu müthiş bir sevgidir. Öyle bir sevgidir ki bir zaman gelir sadece onun sesini duysan yeter; ama zaman gelirki o duyduğun ses dahi sana yetmez! Çünkü aşk onunla zaman geçirmek,onun elini tutmak, onun kokusunu ciğerlerine çekmek ve dudaklarında onun sıcaklığını hissetmektir. Gün gelir kelimeler kifayetsiz olur, içinde birşeyler kopar, yaklaşmışsındır ; ama göremezsin ne olduğunu.. Galiba aşk böyle karmakarışık birşey..

Dönüpte yazdıklarıma baktığımda biraz mantıksızlık görüyorum fakat aşk zaten mantıksız bir olgu değil midir?

Sevipte sevdiceğinden ayrılmak ne kadar zordur? Tabir-i caizse ölmeden cehennemi yaşamak gibidir sanırım. Yaklaşık bir sene önce Akçay'ın karanlık sokaklarında bir arkadaşımla yürürken bana: "Eğer bir gün birisine beddua ediceksem Allah aşk acısı versin derim" demişti. O günlerde pek umusamamıştım. Sonuçta Murat Ercan'ın da bir sözü vardı "Gidene fazla üzülmeyeceksin. Biri gitti mi diğeri gelir hem de daha iyisi. Zaten bir kez o acıyı çektin mi hayatın boyunca kimse seni incitemez" Sonraları anladım meğer ne fena bedduaymış.

Aşk acısı üzerine pek çok olaylar duydum.Bana annemin anlattığı;bir olayı paylaşmak isterim. İki aşık varmış. Üniversitede tanışmışlar. Çok uzak bir yerde değil! Balıkesir'de. Üniversite hayatları boyunca beraber olmuşlar. Sonrasında birisinin ailesi istememiş evlenmelerine. Ayrılmışlar. Bilmezdim bir insansın aşk acısından dolayı öleceğini. Günler geçmiş çocuk süzülmüşte süzülmüş. Bir gün gelmiş artık dayanamamış, ikisi de veda etmiş bu güzel dünyaya.

Daha fazla bir aşk adamı gibi görünmeden yazımı burada sonlandırıp Teoman'ın o güzel şarkılarına teşekkürü borç bilirim. :)

Bu yazım yegane iki dostumdan birine gitsin!

Ersin Onur ELARSLAN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Her İpucu Yeni Bir Kapı Aralar

LaVita E Bella-2

This is "America"