Sen de mi Brutus?

Kişi hayatında en az bir kez olsun arkadaşının başarısızlığına yada arkadaşının başına gelen talihsizliğe sevinmemiş değildir. İnsanın arkadaşı dahi olsa karşısında gördüğü başarısızlık kendisinde mutluluk hissi oluşturur. Çünkü insanı asıl mutlu eden bahsedilen talihsizliğin kişinin kendi başına gelmemesidir. Bir nevi bu olay karşısında kendini şanslı addeder. Bu durum, en basit haliyle, iki arkadaşın okulda girdiği sınavda, birinin düşük not alması karşısında diğerinin içten içe sevinmesi ile örneklendirilebilir. Tabii ki bu hislerin dışa vurumu, yalan söyleyerek, karşısındaki insanın adına üzülmesi olabilir. Aksi davranışın sergilenmesi, etik olarak iki arkadaş arasında hoş karşılanmayacağı için pek mümkün değildir. Ancak bahsedilen iki kişi birbirinin müttefiki ise birini etkileyen negatif sonuç diğerini de bir o kadar kuvvetli etkiler. Aynı sevinci ve üzüntüyü paylaşırlar. Bundan ötürü birbirlerine sıkı sıkıya bağlı kalırlar. Çalışmalarını beraber yaparlar. Böylece başarıya ulaştıkları gibi cezayı da ikisi çeker.

Birey ne kadar örnek bir vatandaş olsa bile yukarıda bahsedilen duygu ve düşünceden bağımsız yaşayamaz. Dürüst davranması, bu gibi durumlarda kendine dezavantaj sağlayacağı için etik kurallar içinde duruma göre uygun davranışlar sergilemeyi tercih eder. Ancak bu duruş biçimini, doğduğundan beri toplumdan tecrit edilmiş bir kişi için söylememiz yanlış olur. Bu kişi toplum içinde yaşamadığından ötürü hiçbir kuralı öğrenmemiştir. Bu kuralların getirdiği baskılar ile kendinde oto-kontrol mekanizması kurmamıştır. Bu yüzden içinden geçen düşünceler ne ise çekinmeden onu ifade eder. Bu davranışı özellikle henüz ergin birey olmamış kişilerde görürüz. Çünkü onlar henüz bir toplumun içine girmemiş, kurallarını öğrenmemiş, baskılara boyun eğmemiştir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Her İpucu Yeni Bir Kapı Aralar

LaVita E Bella-2

This is "America"