Modern Zaman Muhabbetleri

O sabah güneş hüzmesinin yüzünü aydınlatması ile uyanan Vitus Lucius Regulus yataktan kalkıp, kısa bir kahvaltı yaptıktan sonra ona verilen görevi yerine getirmek için çalışmaya gitti. Öğleye doğru, bu saate kadar çalışırken aklından çıkaramadığı düşünceyi Callidus Cassius Cato ile konuşmaya karar verdi. Lucius, Cato'yu binanın merkezinde insanlarla konuşurken gördü. O'nu boş bir masaya davet edip sohbeti açtı.

"Sokaklarda bu kadar çok vampir varken burada, bir saha büyüklüğünde tek katlı geniş binada, herkesin insan olması şans ya da tesadüf mü yoksa planlanan bir durum mu?" son kelimeleri söylerken yüzü şüpheci bir hal aldı.

"Tesadüf değil." dedi kadın. "Şans da değil; ama diğerini bilemeyeceğim... Şunu biliyorum ki biz burada hayatta kalmaya çalışıyoruz. İşte bu yüzden dört duvar arasında korunaklı bir yerdeyiz. Yemeğimiz ve suyumuz var. Her şeyden de önemlisi ne biliyor musun?" Karşı tarafın haddini bildirircesine, "Hayattayız..." dedi.

"Dediğin gibi dört duvar arasında yaşıyoruz. Ve hayattayız... Bundan önce dışarıda görsek boğazlayacağımız insanlarla koyun koyuna yatıyor her gün sohbet ediyoruz. Dışarıdan bir ses işittiğimizde, titrer şekilde birbirimize sarılıyoruz. Ah! Ve de şu yemekler... Nereden geldiğini bilmediğimiz yemekler. Hayat, sadece yemek yiyip, içerek, korunaklı bir barınakta yaşamaktan mı ibaret? Sen buna yaşamak diyebilirsin. Bense kapana kısılmış farelerin sefil bir yaşam mücadelesi derim." dedi adam.

"Dışarıda ne gibi kötülük var haberin yok sanırım. Biz burada, eskiden düşman olsak da şimdi birbirimize destek olmak için varız. Kime teşekkür edeceğimi tam olarak bilemiyorum, ama bu geniş mi geniş etrafı yüksek duvarlarla kapalı alanda(Kim yapmışsa asıl ona teşekkür ederim..) yaşamaktan büyük keyif alıyorum. Önceden kim ne yapmışsa yapmış. Artık onlarla bir derdim yok. Burada herkese yetecek kadar yer var. Benim derdim dışarıdakilerle. Ayrıca Maslow da benimle aynı fikirde." dedi kadın. Kelimeler Cassius'un ağzından, şelaleden akıp giden su gibi, hiç zorlanmadan çıkıyordu.

"Dışarıda olanlar kim? Bizi buraya kim ve niçin koydu? Bu soruları kendine sormaman beni hayretler içine düşürüyor." Adamın üzerinde bir aslanın ansızın saldırdığındaki avının çaresizliği vardı.

"Kötüler, vampirler var. Bizi yakalayıp kendilerine dönüştürmek istiyorlar. Bizden daha kuvvetli olanlar ise bu güvenli mekanı yarattılar.  Biz güvende olalım diye." dedi ve ekledi kadın, "Burada bir barış içinde yaşayabilmemiz için bazı kurallara uymamız lazım. Kimsenin, özellikle senin gibi insanların başkalarına (düşündürücü) cevabı olmayan soruları sormaması lazım." dedi Cassius.

"Düşünmekten ve soru sormaktan niye korkayım?"

"Korkmalısın Regulus. Dışarıda kavga ediyor olabilirdik. Ancak şimdi buradayız. Barış içinde yaşıyor, dışarıdaki kötülük karşısında birlik oluyoruz. Böyle sorular sorarak insanların akıllarını meşgul edemezsin. Üzgünüm ancak böyle devam edersen seni aramızdan uzaklaştırmak zorunda kalacağız."

"Belki diğerleri seni takip etmeyecek. Onların adına konuşmamalısın. Beni aranızdan uzaklaştıracaksan bunu tek başına yapmalısın."

"Bazı şeyleri kaçırıyorsun. İnsanlar burada bir düzen içinde yaşıyor. Bu düzen belli kuralları içeriyor. İnsan düzenin bozulmaması için kurallara uyar. İşte bu yüzden yalnız olmayacağım."

"Kuralları kim koydu peki?"

"Bizi buraya kim koyduysa o. Hem insan zihni sınırsız boşluklarla başa çıkmakta pek iyi sayılmaz. Duvarlar, ufuklar, ve sınırlar ister. Gerekirse onları kendisi yaratır."

"Ancak kuralları korku üzerine inşa ediyorsun. Oysa bunları mantık üzerine oturtarak yazabiliriz."

"Kuralları işlevsel kılabilmek için en kolay yol korkudur. İnsanları kolay yoldan bir düzene getirebilmek için korku gerekir."

"Peki ya mantık üzerine kurulu modern kurallar?"

"Bir şeyi eğer her çağda gözden geçirir ve uygun şekilde değiştirebilirsen onu modern yaparsın. Bu tür değişimler insanı düşünmeye sevk eder. Bu sayede insan mantığını kullanır. İnsan tüm bunları yaparak ise mevcut düzeni değiştirebilecek güce sahip olur. Bundan ötürü mevcut düzenin sahipleri kendilerini değiştiremedikleri müddetçe gitmek zorunda kalırlar. Kimse gitmek istemez..." Kadının tebessümü kasvetliydi. Cehennemin ortasına düşmüş birinden gelecek türdeydi.

"O zaman onlar da kendilerini değiştirsinler." dedi adam.

"Eğer onlar kendilerini değiştirebilirlerse, önceden sahip oldukları hakları kaybedebilirler. Bunun verdiği tedirginlik ve korkudan dolayı, içinde bulundukları düzene sıkı sıkıya bağlı kalırlar. Hatta onu korumak için bir takım yollara başvururlar."

"Sürekli Korku kelimesini kullanıyorsun. Ne kuvvetli bir duyguymuş bu korku!"

"İnsanlar cesur olmadığı sürece korku en kuvvetli araç olacaktır."

"Galiba bu yüzden dışarıda korktuğumuz şeyler var. Gerçek şu ki; nerede olursak olalım,  güvenli bir limanda olsak dahi aramızda vampirler olmaya devam edecek."

"İşte şimdi mantıklı konuşmaya başladın." dedi kadın. Gözlerindeki parlama ve ağzındaki dişlerin yarısı gözükecek şekilde gülümsemesi görülmeye değerdi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Her İpucu Yeni Bir Kapı Aralar

LaVita E Bella-2

This is "America"