Korku

Korku en temel duygumuz olmuştur hep. En temel korkumuz ise şüphesiz ölüm korkusudur. İnanışımızdan dolayı çoğumuz ölümden korkmadıklarını söyler ama mutlaka içimizde bir yerde o korku yatmaktadır. Kim ister ki göçüp gitmek bir anda bu dünyadan. Özellikle bu kadar yapmak istediğimiz şeyler var iken. Tamamlamak istediğimiz işler. Gelecekte sahip olacağımız başarılar, eğlenceler ve zevkler. Bunları tadacak iken bırakıp gitmek kimsenin işine gelmez.

Her insan ölümden korkar. Ben korkmam diyen yoktur. Ne olursa olsun o adam hayır da dese bir kaç soru sorduktan sonra bilinçaltına indiğimizde sonucun ölüm korkusunun üzerinde yattığını görürüz.

Peki kim ölmek istiyor o zaman. Bu kadar intihar sadece bir yanılsama mı? Hayatın cilvesini yemiş, bir çok sorunun kafasından çıkmaya yer arayan insanlar, umutlarını yitirmiş olanlar ister belki de . Yaşadıkları sefil hayattan çabucak kurtulmak isterler. Acıdan kurtulmak cazip gelir. Ne olabilir ki.

Sadece ayağını bir adam ileri atıp kendini boşluğa bırakacaksın, şu ilaçları içip yatağına uzandıktan sonra güzel bir uyku çekeceksin, elindeki jilet ne kadar acıtabilir ki. Senin isteğin küçük bir çizik bileğine ya da tek yapman gereken tetiği çekmek. Hepsi bu. Bundan ötesi sonsuz huzur.

Ancak kim bilebilir ki bir saniye sonra ölecek olan insanın hayatındaki son anında ne düşündüğünü. Bilim adamları büyük bir pişmanlık duyacaklarını söylüyorlar şayet yüksek bir yerden atlıyorsan.

İntihar asla seçim olmanın ötesine geçememiştir. Peki ya tahmin bile etmediğiniz anda Azrail canınızı almaya geldiyse. Anlık bir ölümden bahsediyorum. Kaldırımda yürürken başınıza ağır bir şey düşmesinden bahsediyorum. Yahut araba çarpabilir , kalbiniz artık yeter diyebilir.

Bize ölümden de fazla acıyı kim verebilir ki fani dünyada.Muhtemelen çocuğumuza bir zarar gelmesi bizi en çok acı veren şey olur. Ne acıdır ki bir babanın evladını gömmesi. Olmamalı. Yasaklanmalı! Bunu nasıl kabul edebiliriz?! Büyükler küçükleri gömmemeli! Fakat belki de ölümü bu kadar çekici yapan böyle bir acıdır.

Bana sorarsanız ölümden de çok acıyı veren şey ise öleceğiniz zamanı bilmektir. Altı ay ya da on yıl. Ne fark eder ki. Sürekli öleceğin vakti düşünmek cehennemden de berbat bir hayat demektir artık. Son anlarınızı düşünürsünüz. Nasıl olacağını sorar durursunuz doktorunuza. Hayatta yapmak istediğiniz şeyler ardı ardına yapmaya kalkışırsınız bir an önce. Yolun ortasında farkına varırsınız. Sizin yaptığını bataklıkta çırpınmak. Faydası olmayacak size artık. Kurtulamayacaksınız. Pes edersiniz. Gittikçe artan bir acı ile yaşamak zorunda kalırsınız. Kazanamayacağınız savaşta bir o yana bir bu yana gözleriniz kapalı kılıç savurursunuz. Sonra yorulur, kılıç elinizden kayar. Kendinizi yerde göğe bakarken bulursunuz. Ayağa kalkacak dermanınız kalmaz. İçinizdeki acı ise hala mevcut.

Şimdi size soruyorum. Peki insan bu durumda olsa dahi hemen şimdi ölmeyi mi tercih eder yoksa zamanının dolmasını mı?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Her İpucu Yeni Bir Kapı Aralar

LaVita E Bella-2

This is "America"