Back To The Future

Geçtiğimiz akşam Okan Bayülgen'in programının konusu blog idi. Yine çok ihmal ettim blogumu sanki takipçisi var gibi. Neyse yazalım bakalım...
Sisteme her ne kadar uyabileceğimi düşünüyor olsam da bir o kadar iki çarkın arasına girebilecek uyumlu bir çomak da olabilirim.

Ah İstanbul. Hala insanları kandırabiliyorsun ya. Helal olsun. Buraya gelmeyen bilmez... Trafik sorunlarından tutun, insanlarına kadar her şeyi baş ağrıtıcı olabiliyor. Kabul ediyorum karamsarım. Ama bu karamsarlığım gerçekleri değiştirmez.

İstanbul gerçekten güzel bir yer. Oturup keyfini çıkarabilirsiniz mesela doğa ile iç içe güzel bir villada. Amma ve lakin aramızdan kaçı İstanbul'un keyfini çıkarabiliyor ki?! Bazen bindiğim taksilerde şoför ile konuşuyorum. İstanbul için parası olana güzel diyor. E haklı adam.

Herkes bir çaba içinde. Hiç birini yermiyorum. Bilakis takdir ediyorum. Dünya'nın çoğu yerini kapitalizm sarmış iken bu durumun aksini söyleyemiyorum. Ancak bana ters geliyor. Üretkenlik tabi gerekli ve zorunlu. İnsan dediğin üretken olmalı. Düşünmeli, araştırmalı, sorun bulup onları gidermeli.

Değişen benim aslında dünya değil. Ayak uydurmayan. Camdan dışarı her çıkardığımda her yaştan çalışan insan bir hava atma çabasında. Hemde bunları önüne geçemedikleri hırs ile yapmaktalar. Bana kimse söylenmesin. Yok efendim hırs gereklidir. Bu kadarı da eşeğin gözünü çıkarır cinsten.

İnsanların derdi daha çok para kazanma oldu. Hırs yaptılar. Birbirleri ile kıran kırana yarıştılar. Kimi zaman savaştılar. Kırdılar insanları. Kazandıkları tek şey para oldu. Amaçlarına ulaştıklarını sandılar. Peki ya insanlık, arkadaşlık, güzel nefis, ve benim için en güzeli saflık nerede kaldı ey güzel insanlar.

Benim hayallerim var. Dünya'nın daha güzel olduğu bir yer. Kendimi doğaya attığım, sevdiklerim ile eğlenceli vakitler geçirdiğim bir yer. Arkadaşlarım olsun. Yardım ettiğim insanlar. Sadece minnet duyulan biri olayım. Ve minnet duyayım insanlara. Oradaki insanlar sahici gözlerle gülsünler. Herkesin kalbi parlasın. Kim bilir belki de gideceğim yeri tasvir ettim...

Yaşım 22. Ben ne anlarım bunlardan. Bir halt dahi bilmem. Yukarıda yazdıklarımda saçma sapan şeyler. Kısacası nakite dönüştüreceğiniz kıymetli vaktinizin bir bölümünü işgal ettim. Affedin...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Her İpucu Yeni Bir Kapı Aralar

LaVita E Bella-2

This is "America"