Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kıyameti Bekleyen Ahmaklar

Kıyameti birazdan yazacağım gibi bekliyorsanız bence siz de çok boş zamanı olup saçmalayan insanlardan birisiniz demektir. Geçtiğimiz günlerde  televizyonun başına geçip kanallarda ne var ne yok bakmaya başladım ki National Geographic Channel kanalında Kıyameti Bekleyenler programına denk geldim. Hemen seyretmeye koyuldum. Programın konusu kısaca şöyle; Amerika Birleşik Devletleri'nde bazı aileler belli ki çok boş kalmışlar. Ne yapsak ta akıl hastası olduğumuzu kanıtlasak diye düşünmüşler. İşin garip yanı hepsi de aynı anda düşünmüşler. Her hafta sıra ile "programı" evlerine davet ediyorlar. Gerçi hepsi bana oldukça garip geliyor ancak bir tanesi bana çok absürt geldi. Buyurun şöyle: Ailemiz bir karı ve kocadan oluşmakta. Hanımefendimiz klasik Amerikalı , kendini her daim hazır yemeklerle beslemiş. Onun aksine kocası kendine daha iyi bakmış. Bu aileyi tanıdıkça görüyoruz ki ailemizin dişi bireyi her türden yemekler hazırlayıp ve bunun yanında sıvı gıdaları -su dahil-

Kitaplar ve Ben

Yıllar boyu kendime uygun olan bir roman türü bulamamaktan yakınıyordum. Varsa yoksa kendimi bilişim, ve  teknoloji dergilerinin arasında buluyordum. Ta ki bir ay öncesine kadar... Benim için artık rutine dönmüş, gittiğim tek yer olan Palladium alış veriş merkezine kendimi atmıştım. Oraya gittiğimde de hiç bir zaman  D&R'a uğramamazlık etmemişimdir. Kitap raflarının arasında dolaşırken gözüm bir kitaba ilişti. Agatha Christie yazıyordu üzerinde. Hemen elime alıp bir kaç sayfasını çevirdim. Sonra kitabın arkasını çevirip konusunu okudum. Agatha Christie'nin zaten polisiye romanlarda bir üstat olduğunu biliyordum. Ardından tekrar gözümü kitap raflarına çevirdim. Biraz alt sıralarda yazdığı pek çok romanı durmaktaydı. Bir kaçına daha baktım ve aralarından başlığı en çarpıcı gelen kitabı alıp kasalara doğru ilerledim. Ve evet o kitabı sadece başlığını beğendiğim için almıştım. Biraz olsun beni içine çekecek bir kitap arıyordum. Kitabın başlığı benim için yeterliydi. "Ölü

Gezi Parkı Olayları

Bundan beş gün önce Gezi Parkı'nda gayet güzel, seviyeli, Dünya'da eşi benzeri az rastlanır sevimli bir protesto ile başladı her şey. İnsanlar çimlerin üstünde uyurken, kitap okurken ve yemeklerini yerken atılan gaz bombaları, sıkılan biber gazları ile her şey patlak verdi. Olanlar oldu... Bu vahim günlere şahit olmak beni  ziyadesi ile üzüyor. Polisin gencimize yaşlımıza orantısız güç uygulamasından büyük hicap duyuyorum. Gezi Parkı olaylarına ilişkin methiyeler düzülür ama susuyoruz işte... Şimdi  ise içimde ki vatan ve millet sevgisi, polis ve halk arasındaki olayları seyrederken beni  yakıp kavuruyor , kahrediyor. Umarım en yakın zaman da resmi makamlar gereken açıklamaları yapar ve çağdaş uygulamaları yürürlüğe koyar.

Cennette Bir Başka Gün Daha

Bundan beş sene önce keşfettim. Aydın'ın küçük bir ilçesindeydim o zamanlar. Çine'de  yaz ayları ne kadar sıcak geçerse geçsin arada kuvvetli yağışları ile bizleri rahatlatıyordu. Gerçi klimalarımız bu işi yağmurlardan daha iyi yapıyordu. Ancak yağmur vaktinde gökyüzünün o muazzam manzarasının ben de hissettirdiği duyguların yarısını dahi hissettirmekte başarılı değildi. İstanbul'dayım bu sefer saat sabahın beşi ve ben camımı açıp kafamı şöyle bir dışarı çıkardım. Derin bir nefes aldım havayı koklayarak. Gündüzün aksine hava enfes diyebileceğim şekilde kokuyordu. Egzos gazları yerini ağaç ve çiçek kokularına bırakmıştı. Biraz serin biraz nemli. İçime çektiğim her nefes diğerini takip etti. O kadar hoşuma gitti ki sabahın ilk ışıklarına kadar cam kenarında ayakta durmak istedim. Bu güzel havaya , İstanbul'da eşlik ediyordu. Etraf sessiz, herkes uykuya dalmış. Benimle birlikte bir kaç güzel kuş uyanmış. Sabah şarkılarını söylemekteler. Gökyüzü yavaştan aydınlanıyor. H

Sen Olmasan Ne Anlamı Kalır Hayatın Anlamı

Bir gün minibüste idim. sen de vardın yanımda. İlk defa Kadıköy'e gidişimizdi. Müzik çalarımdan flört adlı grubu dinlemiştik. Şimdi yine onu dinliyorum. Bu sefer şarkı farklı . Ama aslında hep aynı. Bir yandan seni bana hatırlatıyor. Seni düşündükçe beni derin kuyulara atıyor duygularım. Kendi içimde kayboluyorum. Nereye kaçsam bilemiyorum. Nazım Hikmet, Cemal Süreya ne anlamlı şiirler yazmışlar. Şimdi anlıyorum. Sabah sınavım var ve ben bunları yazıyorum... http://youtu.be/YuX0sDPHhmw